Yer: Ömerpaşa Cd. Dr.Zeki Zeren Sk.N.17 Göztepe/İSTANBUL
Göztepe’deki Oyuncak Müzesine gitmeyi düşündüğümde, birden aklıma okul yıllarımdaki Edebiyat kitaplarında geçen Çocukluk şiiri geldi. Şiirin dizeleri şöyleydi;
ÇOCUKLUKAffan dedeye para saydım,Sattı bana çocukluğumu.Artık ne yaşım var ne de adım;Bilmiyorum kim olduğumu.Hiç bir şey sorulmasın benden;Haberim yok olan bitenden.Bu bahar havası, bu bahçe;Havuzda su şırıl şırıldır.Uçurtmam bulutlardan yüce,Zıpzıplarım pırıl pırıldır.Ne güzel dönüyor çemberim;Hiç bitmese horoz şekerim!
O yıllarda Affan dedeye para sayarak dönülen çocukluk yıllarım, Sunay Akın’ın Oyuncak müzesine gidilerek kazanılacakmış meğer. Benim gibi Avrupa yakasından gidenler için en pratik yol, metrobüsle Kadıköy’e gitmek ve oradan Göztepe’ye giden minübüslere binilerek Göztepe inilip, Oyuncak Müzesine gider tabelasını takip etmek..
Müzeye kapıdan girerken öyle güzel bir söz sizi karşılıyor ki;
“BİR ELİNİZDE
ÇOCUĞUNUZLA GİRDİĞİNİZ MÜZEYE,
ÖBÜR ELİNİZDE
ÇOCUKLUĞUNUZLA ÇIKACAKSINIZ"
Gerçekten de bu müze ile ilgili, tüm insanlarda çok büyük bir yanılgı olduğunu, Müzeyi gezince anladım. Müze aslında çocukların değil, büyüklerin gitmesi gereken bir müzeymiş..
Müzeye gittiğinizde çocukluk yıllarınızda oynadığınız tüm oyuncakları görüyor ve adeta bir özlem yaşıyorsunuz. Türkiye tarihindeki gelip geçen oyuncaklar ile son 100 yılda kullanılan oyuncakları ve özellikle de Almanya ağırlıklı olan, pek çok ülkede üretilmiş oyuncakları Yazar, Şair Sunay Akın müzesinde yani kendisine ait olan ata yadigârı bir köşkte sergiliyor.
Tabii şansınız yaver gider de, müzenin kurucusu Sunay Akın’da o saatlerde müzede ise harika sohbetlerine doyum olmuyor.
Onun anlatımından müzenin tanıtımı şöyle;
Müzeyi 23 Nisan 2005’de kurmuş. Müze 20 yılda, dünyanın değişik yerlerinden gelen yaklaşık 4000 tane oyuncakla. kapılarını tüm dünyaya açıyormuş. 2011 yılında da “Avrupa’nın en iyi Müzesi” yarışmasında ödüle aday gösterilmiş.
Şansımız gittiğimiz gün, Kültür Elçileri Programının olmasıyla çok güzel bir dinletiye katılma şansını yakaladık. İstanbul'un Kültür Elçisi mensubu olarak severek dinledim Sunay Akın'ı
Sunay Akın’ın anlatımına göre, Ülkemizde “Eyüp Oyuncakları” eskiden çok meşhurmuş. Eski yıllarda Eyüp’e gidilir ve gürültülü oyuncakları alınırmış. Eyüp’de bu oyuncaklar imal edilirken, diğer ülkelerde hangi oyuncaklar var ise müzede sergileniyor..
Mesela; 1910 yıllarında biz gürültülü Eyüp Oyuncakları ile çocuklarımızı avuturken, onlar daha yaratıcı, çocukların düşünmeye ve hayal etmeye zorlayan oyuncaklar üretmişler. Sunay Akın’ın dediği gibi bizimkiler hala yerinde sayarken, onların çocukları belki de çocukluklarındaki bu bilimsel oyuncaklar sayesinde uzaya çıkabilmeyi başarmışlar. Gerçekten de düşünüldüğünde; Eyüp oyuncakları hep gürültülü idi. Ama biz onları çok seviyorduk. Bu müzede de Eyüp oyuncaklarını gördük memnun olduk.
Bu olay doğru mudur bilinmez ama, benim kişisel kanaatim iyi ki müze ziyareti olarak burayı seçtim. Çok güzel bir gün geçirdim. Çocukluğumu yaşadım. Çocukluğumdaki bez bebekleri nasıl diktiğimi, onlara tele sarılı boncuklarla takılar yaptığımı hatırladım. Oyuncak Müzesiyle çocukluğuma gittiğimi hissettim.
İstanbul’da yaşayan herkesin bu müzeyi görmesini isterim. Gelen misafirlerinizin gezi programına katmanızı, özellikle de yaşı 40’ın üstündeki tüm insanlara bu müzeyi gezmeyi önermenizi dilerim.
Gerçekten de eğer küçük bir çocuğunuz varsa tabii ki gidin, burası Oyuncak müzesi benim ne işim var demeyin.
Çocuğunuzla gidin, çocukluğunuzla çıkın....
Yorum Gönder