En Güzel Yarımadalardan: Karaburun, İzmir!

Merhaba..

Çok uzun zaman olmuş buraya bir şeyler yazmayalı. Evet, hata bende. Yunanistan'dan döndükten sonra pek üstüne düşüp ilgilenemedim. Biriken baya bir yazım var. Ama yavaş yavaş altından kalkıcam bakalım. :)

Neyse, bu yazıda ilk olarak yaz başında ama sonra tekrar gittiğimiz Karaburun gezisinden bahsetmek istiyorum.  Arkadaşlarla oturup konuşurken İzmir çevresinde bir hafta sonu çadırlarımızı alıp kamp yapılacak aynı zamanda denize vs. girebileceğimiz bir yer arayışındaydık ve en son Karaburun'da karar kıldık. Benim İzmir'li olmama rağmen en son ne zaman gittiğimi hatırlamadığım bir belde Karaburun. Çok güzel olduğunu biliyorum ama hep o virajlı yollarından ötürü gitmek çok zor geldi bize. Benim gibi birçok İzmir'liye öyle gelmiş olacak ki Karaburun hep sakin, hep doğal, hep güzel kalmış. Şimdilerde ayrı bir yol yapıyorlar baya 2şer şerit git-gel olacak şekilde. Yolun büyük kısmı bitmiş. Umarım bozulmaz güzelim yarım ada. Çeşme'nin, Alaçatı'nın durumu ortada.

Evet efenim, bir cumartesi sabahı tüm eşyalarımızı arabaya yerleştirip çıktık yola. Bu arada Karaburun'a dolmuşla ulaşmakta mümkün. Fahrettin Altay'dan kalkıyor dolmuşlar ve ücret 15 TL. (Kalabalık iseniz araba kiralamak mantıklı gibi geliyor kulağa.) Yol yaklaşık 110 km civarında. Çeşme otobanından Karaburun tarafına sapıp tabelaları izlemeniz yeterli. Bizim ilk durağımız arkadaşım Ayşe'nin tavsiyesiyle Boyabağ oluyor. Kösedere köyüne gelmeden birkaç km kala sağda kalıyor Boyabağ. Plajı ilk gördüğünüz manzara gerçekten çok hoş. Taşlık, çok ufak (bir havlu sermelik) bir plajı var. Deniz olarak gayet güzel. Girişi büyük taşlık olsada kestanesiz ve çok uzun değil, sonrası kum. 2 tane tesis var gözüme çarpan. Biri kamping olarak diğeri ise oda kiralama üzerine çalışıyor. Yeme-içme işini burada halletmediğimizden sistem nasıl işler, fiyatlar nedir bilemiyorum ama güzel yerlere benziyorlar. Boyabağ, şöyle yol üzeri durup, yüzüp serinleyeceğiniz bir durak olsun. Karaburun'da daha çok koy var. :)

Bir sonraki durağımız ise Saip Köyü oluyor. Buradaki kır kahvesinin methini duymuştum gitmeden önce. Kahve gerçekten çok hoş. Öncelikle çok güzel bir deniz manzarasına sahip. İşleten ve çalışanlar çok güleryüzlü ve seçenek çok. Biz kendi yapımları olan şerbetleri denedik. Hiç adını bile duymadığım bazı bitkilerin şerbetleri vardı ve gayet başarılı buldum. Ayrıca kahvaltı ve gözleme vs. tarzı yemek seçenekleri de mevcut. Saip Köyü'nün alt kısmında Saipaltı adında birde sahili varmış. Oradakiler tavsiye etti ama Karaburun'da arkadaşlarımız bizi beklediği için çok oyalanamadık. Bir dahaki sefere. :)




Karaburun'un hemen girişindeki benzinlikten sağa sapınca Bodrum ve Mimoza Koylarına ulaşacaksınız. Biz Bodrum Koyunu tercih ettik. Belediyenin yerleştirdiği ücretsiz şemsiyeleri kullanabilirsiniz. Gayet güzel bir plajı var, denizi çok temiz. Bana kesinlikle Antalya Konyaaltı plajını hatırlattı. Çünkü arkanızda yemyeşil koca bir dağ, sahil küçük taşlık, ve 6-7 adım gittikten sonra derinleşiyor. Üniversite zamanlarıma döndürdü beni. :)
Birçok işletme mevcut Bodrum ve Mimoza koylarında. Tüm ihtiyaçlarınızı buradan giderebilirsiniz gibi. Sadece BİM, A101 tarzı marketler sadece anayol üzerinde ve merkezde var. Bu arada Karaburun'un midye dolması meşhurdur, kesinlikle deneyin. Sahilde olduğundan fiyat bi tık daha pahalı ama lezzet gayet başarılı.

Bodrum Koyundan ayrılıp internette araştırdıktan sonra öğrendiğim Dolungaz Koyuna gitmeye geceyi orda geçirmeye karar veriyoruz. Yol üzerindeki Migros'tan alışverişimizi yapıp çıktık yola. Karaburun çıkışından yaklaşık 4-5 km sonra sağda ufak bir tabelada yazıyor. Koya giden yol taşlık ve bozuk. Dikkatli gitmekte fayda var. Özel bir kamp alanı işletiyor koyu (Şirinbaba Camping) Koya girişte para alma vs. durumu yok ama tesisi kullanırsanız bazı şeyler ücretli. Kamp ücreti çadırınız var ise kişi başı 15TL Duş, WC, elektrik, buzdolabı vs. gibi imkanlar sunuyorlar. Kendi yemeğinizi içeceğinizi getirebileceğiniz gibi oradanda bir şeyler yiyip içebilirsiniz. Fiyatlar gayet uygun ve lezzetli. Çalışanlar içinde kötü birşey diyemem. Sağolsunlar yeme içme konusunda bazı eksikliklerimizi giderdiler. Ortam ve gelen insan profili çok hoş. İlk gittiğimizde alternatif müzik yapan güzel bir müzisyen grubu varken son gidişimizde bağlaması asma davuluyla gelen, halk müziği yapan bir tayfa vardı ve çok keyifliydi. Gelelim koya, bence alttaki resimler koyu tamamen anlatacaktır.


Denize girerken dikkatli olmakta fayda var. Büyük taşlık ve kestaneli. Ayakkabınız varsa rahat edersiniz. Sadece koyun solundaki giriş kumluk ama çok sığ ve o aradaki kestaneli bölgeyi yere değmeden yüzerek geçmek gerekiyor. Orta kısım ise bembeyaz kum. Koyun arka kısmı da var ama oralarda aynı şekilde. He bu arada unutmadan söyleyeyim; koyda telefon çekmiyor. Yunan olan Cosmote'ye bağlanır ve kullanıma açık hatlarda ciddi miktarda fatura süprizlerine neden olabilir. Dikkatli olun. :)



Ertesi günü de burada tembelce geçirip akşama doğru İzmir'e döndük. Benim çok keyif aldığım bir gezi oldu. Uzun zamandır kamp yapmamış böylede güzel denize girmemiştim. Karaburun'a bundan sonra daha sık gideceğim kesin diyebilirim. :)


Herhangi bir sorunuz varsa İletişim kısmından ulaşabilirsiniz. Herkese keyifli tatiller.

0/Yorumlar

Daha yeni Daha eski