Merhaba!
Kardeşim Melis'le konuşurken dedim ki; "Neden sende gezdiğin yerler için notlar tutup sonra ufak yazılar yazmayasın? Bende bloğa eklerim." Sonuçta bu bloğa "Bir Mühendisin Gezi Notları" diyerek başladım. Melis'te benim gibi bir mühendis. Sadece ufak bir farkla; o endüstri mühendisi oluyor. Gezmeyi seven iki mühendis kardeşin anıları toplamak güzel olabilir diye düşündüm. Bu fikirle başlayarak oda şubat başında gittiği Birgi Köyü ve Ödemiş hakkında güzel bir yazıyla başlangıcı yaptı. Umarım devamı fazlasıyla gelir. Keyifli okumalar..
Şubat başlarında güzel ve güneşli bir pazar günü yakaladık ve bugünü kaçırmadan değerlendirmek istedik. O hafta sonu Bayındır’ın Çiftçigediği Köyündeydik. Annem oralı benim, güzelde bir evimiz var ve zaman zaman ufak kaçamaklar yapıyoruz buraya. Sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra hemen yola koyulduk. Bayındır-Ödemiş arası yaklaşık 35 km, Ödemiş Merkez ile Birgi arası mesafe ise 10 km. Sayısal olarak baktığımızda mesafe kısa gibi gözüküyor ama yol biraz uzun geldi bana..
Birgi’ye vardığımızda bizim gibi pazar gününü değerlendirmek isteyen birçok kişi olduğu için köy oldukça kalabalıktı. Hatta köy içerisinde bile trafik yoğundu ve park yeri bulmakta biraz zorlandık.
Birgi hakkında biraz bahsedecek olursam; Ödemiş ve çevresinin kültür ve inanç turizmi merkezi denebilir. Bir zamanlar Aydınoğlu Beyliği’ne başkentlik yapan, zengin bir kültüre ve bir o kadar da etkileyici güzelliğe sahip olan Birgi, Bozdağların güney eteklerinde yer alıyor. Birgi tarihi evlerinin yanı sıra ipek dokumacılığı ile de ön plana çıkmakta imiş..
Gelmeden önce ufak bi araştırdığımıza göre öncelikle Çakırağa Konağı'na gidiyoruz. Giriş müze kartı olan, engelliler, 65 yaş üstü yaşlılar ve çocuklar için ücretsiz. Olmayanlar için ise 5 TL. Öğrenciye herhangi bir indirimli tarifesi yok. Konağın içerisini de belirli sayıdaki gruplar halinde gezebiliyorsunuz. Sanırım eski olduğu için çok fazla hasar vermek istemiyorlar. Çakırağa Konağı’nın da kendince bir hikayesi var. Bundan bahsedelim birazcık;
Birgi’de Osmanlı döneminin tanıklığını yapan yapıtlardan biri ise 1761 yılında Deri Tüccarı Şerif Ali Ağa tarafından yaptırılan Çakırağa Konağı’dır. 3 kattan oluşan ve 14 odası bulunan konağın krokisi kısaca şöyle; Her katında sofaları bulunan konağın 2 tane karşılıklı köşk odası bulunmakta. Zemin kat duvarları geleneksel taş örgü ile yapılmış. Üst kısımları ise ahşap içi dolgu tekniği ile oluşturulmuş. Nöbetçi, hizmetçi ve konuklara bekleme odaları ayrılmış olan zemin kat ise taş döşemeleri ile şekillendirilmiş. Konakta en dikkat çeken Şerif Ali Ağa’nın İzmir ve İstanbullu olan eşleri için yaptırmış olduğu karşılıklı odalardır. Bu odaları özel kılan şey ise, dönemin ulaşım şartları zor olduğundan olsa gerek, eşlerinin memleket özlemi çekmemeleri için oda duvarlarına yaptırmış olduğu İstanbul ve İzmir manzaraları. Ayrıca bütün odaların tavanları basık olup tavanlarda ege bölgesinde yetiştirilmiş olan bütün sebze ve meyveler ahşap boyama tekniği ile resmedilmiş.
Dolaşırken bir yerlerde bir şeyler içmek istedik hatta her zaman olduğu gibi benim karnım kahvaltı edip yola çıkmamıza rağmen yine acıkmaya başlamıştı. Köy çevresinde ara sokaklarda sayıları çok olmasa da güzel, şirin kafe ve restoranlar var. Ama pazar günü olduğu için neredeyse hepsi çok dolu ve yoğunlardı. Eğer sabah kahvaltısını burada yapmayı tercih etmek istiyorsanız gelmeden önce telefonla yer ayırtmanızı tavsiye edeceğim. Çünkü kişisel aracıyla gezmeye gelenlerden ziyade tur şirketleri burada oldukça aktifler.
Köyün ortasından akan yemyeşil bir dere var. Bizde açlığımızı gidermek için der kenarında gözleme yapan teyzelerimize rastladık. Semaverde demlenmiş çayları da vardı. Birçok gözleme çeşidi var. Dilediğiniz şekilde yaptırabiliyorsunuz. İsteyen oradaki banklarda oturup yiyebilir, isteyen elinde sardırıp turuna devam edebilir.
Köyün içerisinde ilginizi çekebilecek birkaç yer daha var:
-Aydınoğlu Mehmet Bey Camii
-Aydınoğulları Türbesi
-Osmanlı Hamamı -Derviş Ağa Camii
-Derviş Ağa Darülhanesi(Çukur Medrese)
-Şeyh Muhiddin Hamamı(Çukur Hamam)
-Kerim Ağa Konağı
-Kale Medresesi
-İmam-ı Birgivi kabristanlığı
-Sandıkeminoğlu Konağı
İmam-ı Birgivi Kabristanlığına giden yolda bir meydan var. Yerli halkı ve satış yapmak isteyenlerin kurmuş olduğu stantlar bulunmakta. İncir, ceviz, kuru üzüm, zeytinyağı, kestane gibi doğal ürünlerin yanında iğne oyası işlemeler, otantik takı ve boyunluklar, şallar, tülbentlerin satışı yapılıyor. Bu meydanda bir köy kahvesi de var. Soluklanıp dinlenmek isteyenler burada da bir şeyler içebilirler. Tavsiyem eğer aracınız varsa meydana gelmeden bir yerlere park etmeniz şeklinde olacak. Çünkü park yeri bulmanız zor ve meydanda duraksama ihtimaliniz yok. Birde biz gittiğimizde TRT’de oynatılmakta olan “Yeşil Deniz” adlı dizinin çekimleri vardı. Sanırım yoğunluk birazda ondan kaynaklanıyordu.
Köyden ayrıldıktan sonra Ödemiş’e gelip de Ödemiş Köftesi yemeden gitmek olmaz diye düşündük. Merkezde seçebileceğiniz birçok restoran var. Bizim oturduğumuz yerde ise fiyatlar tek porsiyon için 12 TL, buçuk ise 15 TL idi. Hani olurda yolunuz düşer yada sizde bizim gibi hafta sonunuzu keyifli bir şekilde geçirmek isterseniz mutlaka Ödemiş ve Birgi’ye uğramalısınız ..
♥
Yorum Gönder